Kelimelerin nereden geldiğini mabeyinştıran marifet dalıdır. Eski Yunanca «etymos» (sahih) ve «logos» (bahis) kelimelerinden meydana gelmiştir. Fakat 19. yüzyılda bir marifet halini almıştır. Öncüleri, Alman dil bilginleri Franz Bopp ve Kari Brugmann’dır.On dokuzuncu yüzyıla denli etimoloji, kelimenin aslını vermekle sınırlandırılmıştır. Henüz sonra etimoloji bir kelimenin çeşitli lisanlardaki analog vesair kelimelerle olan ilgisini bile mabeyinştırmıştır. Etimoloji kanalıyla, kültürlerin gelişmesini ve birbirine olan tesirini anlamak mümkündür.
Lakin bu ahacık bir dilin iç ve dış tarihini bihakkın bilmek gerekir. Bir dilin iç tarihi kendi derunindeki gramer değişimleri ve gelişmesi ile ilgilidir. Dış tarihi ise vesair dillerle olan münasebeti olup, onlardan yaptığı hileış-alışverişlerdir. Bu itibarla kelimelerde meydana gelen değişimleri üç grupta devşirmek gerekir: 1. Her lisan vesair dillerden lügat alarak, önceden kullanılan kelimeler ertelenmişr yahut kullanım sahaları daraltılır. 2. Kelimelerin şekillerinde değişiklikler meydana gelir. 3. Kelimelerin anlamları değişmiş olur.
Türki iç tarih bakımından sert muhafazakar bir dildir. Fakat dış tarih bakımından bunu söyleyemeyiz. Çünkü türki değişik dillerden pekaşkın lügat almış ve bunları kendi curcunalı dokumasına uydurduğu gibi, bazılarının manalarını da bileğsoruntirmiştir. Başkaca aynı medeniyet dairesi zarfında başüstüneğu derunin Arapça ile Farsözı yabancı dil akseptans etmeme düşüncesinden hareketle bunlardan pekaşkın lügat almıştır. Bu sebeple giderek bazı lügat ve deyimler, kullanılmaz hale gelmiş yahut kullanış yerı sınırlandırılmıştır. Bu, bir zaman tasarlmış biraşkın kitabı yeni nesillere hitab edemez şekle getirmiştir. Lisanın bir grup gereksinimlara cevap vermesi bakımından, yavaş yavaş bileğsorunmesi normaldir. Fakat ilim dışı olarak dokumalacak zorlamalar ve asılda değişiklik, toplumda bir grup huzursuzluklara vesile evet.
Türk dillerinin ilk etimolojik sözlüğü olarak anabileceğimiz en önemli çhileışma Martti Räsänen’in “Türk Dillerinin Etimoloji Sözlüğü Üzerine Bir Sınama” mebdelıklı çhileışmasıdır. Räsänen 1969 senesinde piyasaya sürülen bu önemli çhileışmasında, şayet varsa her sözcüğün en sabık biçimi (Eski Türki, ılımlı Türki vb.) ya da günümüzdeki biçimi (Azeri Türkçesi Kumukça vb.) husus başı dokumalmış, sözcüğün yaneşeliığı diller, farklı anlamları varsa bunlarla yanında biricik biricik gösterilmiştir. Yeri geldikçe birtakımı sözcükler Ural ve Altay dillerindeki biçimlerle huzurlaştırılmış, özellikle Moğolcadan, Mançu-Tunguz dillerinden, Koreceden ve Finceden akraba olması olası örneklere önem verilmiştir.
Husus başlarından bazıları ana biçimler olup tasarlı metinlerde huzurlaşılmayan sözcüklerden oluşmaktadır. Türk dilleriyle ait etimoloji çhileışmalarında dilküm noktası hiç şüphesiz Sir Gerard Clauson’un sözlüğüyle mebdelamıştır. Eski Türk Alfabetları’ndan 13. asır Türk dili metinlerine kadarki devri derunermiş oralk ortalama 10.000 husus başından oluşmaktadır. Önce ünlülerle sonra da ünsüzlerle başlayan sözcüklere önem veren Clauson, düzen olarak sözlüğünü abc sırasıyla bileğil bile hece düzeniyle sıralamıştır. Sözcüklerin çın, varsa mecaz anlamları verildikten sonra günümüz Türk dillerinden hangisinde ya da hangilerinde yaşadığına ve sonra da tasartlardan mebdelayarak Kıpçrahat devri eserlerine denli örneklere bileğinilmektedir. Yeri geldikçe 13. asır sonrası metinlerden, Osmanlıcadan, Çağataycadan sözcüğün yaneşeliığı biçimlere örnek verilir. Her sözcüğün türemiş başüstüneğu kök ya da beden hileınma bir öğeyse hileındığı dil kesinlikle belirtilmiştir.